banner3

19 Nisan 2024 Cuma

Veyis Güngör'den yeni bir kitap: Avrupa Türkleri Üzerine Düşünceler.

Bir çiçekle bahar gelir mi?

30 Ocak 2020, 12:20
Bir çiçekle bahar gelir mi?
Son yıllarda birçok ülkeyle olduğu gibi Almanya ile ilişkilerimizdeki gerginliklerin varlığı hepimizin malumudur. Her iki taraf açısından bunun sebepleri konusunda bir hayli doğru-yanlış gerekçenin varlığı da bilinmektedir. Milli menfaatlerin çeliştiği, çatıştığı ve ortak uzlaşma noktalarının bulunamadığı yerlerde ve dönemlerde ülkeler arasında bu zıtlaşmaların yaşanması dış politik ilişkilerin ayrılmaz bir gerçeğidir. Hiçbir dostluğun ilanihaye sürmesinin bir garantisi bulunmadığı gibi hiçbir düşmanlık da sonsuza kadar baki değildir. Milletler ve ülkeler önlerine çıkan gerçeklere ve fırsatlara göre dostlarıyla düşman düşmanlarıyla dost haline gelebilirler.

Birçok başka toplumla ilişkilerimizdeki gibi tarihi süreç içerisinde Almanlar ile de bazen dost bazen düşman olduk. Kader çizgilerimizin kesiştiği yerlerde şartların icabına göre davrandık, kimi zaman savaştık, kimi zaman barış içerisinde yaşadık, kimi zaman da ortak düşmanlara karşı müşterek cephelerde yer aldık. Bilhassa 1. Dünya Savaşı’ndaki birlikteliğimiz yarı romantik, yarı nostaljik, büyük ölçüde iyi niyet ve samimiyetle örülü bir ‘silah arkadaşlığı’ ile taçlandı. Şu veya bu şekilde akan tarih, yeni bir yüzyılın başında bizi yine birlikte hareket etme noktasına getirmişken iki taraf da bunu ya yeteri kadar anlayamadı veya değerlendirmek istemedi. Bilhassa son 7-8 senemiz her konuda birbirimizle çatışarak geçti.

Geçtiğimiz haftalarda bir dizi konferans vermek için Türkiye’ye gelen Macaristan İslam Cemaati lideri Zoltan Bolek, konferanslarından birinde ‘Orta Asya’dan birbirlerinin kardeşi olan Türklerle Macarlar Avrupa’da karşılaştıklarında savaşmak yerine ittifak kurabilselerdi Avrupa’nın tarihi çok değişik olacağı gibi bu günkü Avrupa da çok daha başka olurdu’ dedi. Bu değerlendirmeden hareketle geçmişi bir yana bırakalım, günümüzde Türkiye ve Almanya’nın aralarındaki eften püften anlaşmazlıkları bir yana bırakıp müttefik olabilmeleri ülkelerimizi ve coğrafyamızı nasıl etkileyeceği sorusu hayati ehemmiyette bir sorudur. İki ülkenin idarecileri için bunları hesaplamak bir keyfiyetten öte mecburiyettir. Çünkü açık şekilde görülmektedir ki Türkiye ve Almanya arasındaki çekişmeler her iki ülkeden birine menfaat sağlamadığı gibi sadece ve sadece rakip ve düşmanları sevindirmektedir.

İki ülkenin en tepedeki politikacılarından sokaktaki sıradan insanlarına kadar neredeyse tamamımız adeta işi gücü bırakmış vaziyette, birbirimize laf yetiştirmek ve düşmanlık tohumlarını çoğaltmak gayretiyle enerjilerimizi tüketmek yarışındayız. Almanya ve Türkiye’nin didişmesinden menfaatlenenler ise bir kenarda ellerini ovuşturmakta, kavgaların daha da kızışması için tırnaklarını birbirine sürmekteler. Bir kısım kısa görüşlü politikacı, iç politik kavgalarda bu gerilimin meyvelerini afiyetle yemeyi sürdürürken halkın büyük bölümü zıtlaşmaların ekonomik, sosyal, siyasi ve hatta askeri sahalardaki olumsuzluklarıyla baş edebilmek için çırpınmakta. Kötü veya art niyetli odakların etki alanından çıkamayan politikacıların sorumsuz tutumları bazen toplumları istikbalinden ümitsiz hale getiriyor.

Bu olumsuz manzaranın en büyük kurbanı ise şüphesiz Almanya’da yaşamakta olan milyonlarca insanımızdır. Bu sebeple hemen herkesin arzusu ve talebi iki ülke ilişkilerinin bir an önce tekrar doğru çizgisine oturtulmasıdır. Yaşanan problemlerin tamamına yakını nasıl politikacıların ürünü ise, problemlerin halli de politikacıların ürünü olacaktır. Politikacılar şunu unutmamalıdır ki huzur ve barış ortamından elde edilecek kazanç gerilim ve kaos ortamlarının bağışlayacağından kat kat fazladır.

Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in Türk-Alman Üniversitesi’nin ek bina inşaatının açılış töreni için İstanbul’a gelişi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile temaslarında yansıyan samimi görüntüler, birçok kişinin aklına ‘acaba iyice soğuyan ilişkiler bu gibi vesilelerle tekrar ısınır mı?’ sorusunu getirmiştir. Sağduyu sahibi çevrelerin temennisi bu sorunun cevabının ‘evet’ olması yönündedir. Ve umarız bu gerçekleşir.

‘Bir çiçekle baharın gelmeyeceği’ bilinmekte ise de baharın gelişinin bir çiçekle başlayacağı da bilinmektedir. Bakarsınız Erdoğan – Merkel yakınlaşması baharı müjdeleyen çiçek olur.   

    Yorumlar

HAVA DURUMU
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
NAMAZ VAKİTLERİ
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
EN ÇOK OKUNANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
SPOR TOTO SÜPER LİG
Tür seçiniz:
E-GAZETE
ARŞİV
banner4