banner3

23 Nisan 2024 Salı

Veyis Güngör'den yeni bir kitap: Avrupa Türkleri Üzerine Düşünceler.

NSU cinayetlerinde şüpheler giderilemedi

Almanya'da NSU cinayetlerindeki şüpheler giderilemedi. Federal Alman Meclisi NSU Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanı Binninger: “NSU’nun sadece üç kişiden oluştuğuyla ilgili şüphelerimiz var” -

22 Şubat 2016 Pazartesi 13:10
NSU cinayetlerinde şüpheler giderilemedi

Federal Alman Meclisi NSU Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanı Binninger: “Bir tek muhbirin bile bu üçlünün 11 yıl boyunca nerede yaşadıklarını bilmiyor olmasından büyük şüphe duyuyorum” 

“Türk yurttaşlarımıza, kurban aileleri ve yakınlarına tüm sorulara yanıt bulacağımız sözünü veremesem de bu yanıtları bulmak için elimizden gelen her şeyi yapma sözünü veriyorum”

Berlin - Federal Alman Meclisi (Bundestag) Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanı Clemens Binninger, 8’i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütüyle ilgili cevap bekleyen sorular olduğunu belirterek, “NSU’nun sadece üç kişiden oluştuğuyla ilgili şüphelerimiz var” dedi.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) milletvekili Binninger, aşırı sağcı NSU terör örgütünün eylemlerini aydınlatmak amacıyla Federal Meclis’te kurulan ve geçen hafta ilk tanıklarını dinleyen araştırma komisyonunun çalışmaları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Ülkede, 2000-2007 yıllarında 8 Türk, 1 Yunanlı ve 1 Alman polis memurunu öldüren NSU örgütü ile ilgili başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, örgütün 3 kişiden oluştuğunun belirtildiğini hatırlatan Binninger, araştırma komisyonu üyelerinin buna kuşkuyla baktıklarını söyledi.

Binninger, Federal Başsavcıdan farklı düşündüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

“NSU’nun sadece üç kişiden oluştuğuyla ilgili şüphelerimiz var. Gerçi Münih’te devam eden davada örgüte destek verdiği tahmin edilen kişiler de yargılanıyor ancak 11 yıla yayılan bir sürede işlenen 10 cinayet, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu olmak üzere toplam 27 suçun gerçekten de sadece iki kişi tarafından işlenip işlenmediğiyle ilgili şüphelerimiz var. Federal Başsavcı, soruşturmasının sonucunda bu suçların Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt tarafından işlendiği sonucuna vardığını söylüyor. Ancak biz belirli suçları, yeniden, çok daha ayrıntılı bir şekilde incelemek istiyoruz.”

Emniyet kökenli bir siyasetçi olan Binninger, NSU üyesi olmakla suçlanan Mundlos ve Böhnhardt’ın, 4 Kasım 2011’de banka soygununun ardından kiraladıkları karavanda ölü bulunmaları olayı ile örgütün bir diğer üyesi Beate Zschaepe’nin üçlünün yaşadıkları Zwickau kentindeki evi ateşe verdikten sonra kaçtığı günü, komisyon olarak kapsamlı şekilde yeniden araştırmak istediklerini bildirdi.

Polis cinayetinde esrar perdesi

NSU’nun bilinen son cinayeti olarak 2007'de Heilbronn kentinde polis memuru Michele Kiesewetter’in öldürülmesi olayında da soru işaretlerinin bulunduğuna işaret eden Binninger, bunun da meclis araştırma komisyonun üzerinde yoğunlaşacağı konulardan olduğunu dile getirdi.

Binninger, “Daha önceki 9 kurbanın bir kısmının Alman vatandaşlığı da vardı, ancak tamamı yabancı kökenliydi. Sonra birden iki polis hedef alınıyor. Ayrıca faillerin polis cinayetinde iki farklı silah kullanmaları ilginç. Demek ki failler 2007 yılındaki bu eylemle, daha önce Ceska silahıyla işlenen cinayetler serisinin ilişkilendirilmesini istemedi. Ayrıca ölen polis Thüringen eyaletinden, yani faillerin de geldiği eyaletten” şeklinde konuştu.

ürk işyerlerine bombalı saldırı

Türklerin yoğun olarak yaşadığı Köln kentindeki Keup caddesine 2004 yılında yapılan bombalı saldırıyı da komisyon olarak yeniden mercek altına alacaklarını söyleyen Binninger, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçen yasama döneminde Meclis’teki ilk araştırma komisyonunun çalışmaları sonucunda da söylemiştik: Faillerin görüldüğü video vardı, veri bankasında doğru bir sorgulama yapılsaydı Mundlos ve Böhnhardt’a ulaşılabilirdi. Ayrıca iç istihbarat servisi Anayasa Koruma Teşkilatı’nın şiddet eğilimi olan aşırı sağcılara ilişkin dosyası da vardı. Faillerle ilgili çok sayıda işaret vardı.”

"Bilen bir muhbir yok muydu?"

NSU terör örgütü üyelerinin yakın çevrelerinde iç istihbarat teşkilatının haber elemanları olmasına rağmen cinayetlerin arkasında NSU’nun olduğunun ilk kez 2011 yılında ortaya çıkması kamuoyunda kuşkulara yol açmıştı.

Binninger, araştırma komisyonunun muhbirlerle ilgili tartışmaları da ele alacağını belirterek, şunları kaydetti:

“Muhbirler, aşırı sağcı çevrelerde para karşılığında yetkililere bilgi veren kişilerdir. Gerçekten de en azından üçlünün nerede ikamet ettiklerini bilen bir muhbir yok muydu? Ben işlenen suçların sadece küçük bir grup tarafından bilindiğini düşünüyorum. Aksi takdirde ortaya çıkma tehlikesi olurdu. Ama bunlar arasında muhbir var mıydı, yok muydu, işte bunu bilmiyorum. Ancak şunu söylemeliyim: Bir tek muhbirin bile bu üçlünün 11 yıl boyunca nerede yaşadıklarını bilmiyor olmasından büyük şüphe duyuyorum. Çünkü bu süre boyunca gerçek isimlerini kullanmadılar ama gizlenmeden yaşadılar. Tatillere gidip, tatil dostlukları kurdular. İşte bunları araştırmak istiyoruz.”

NSU cinayetlerinin önlenememesi ve açığa çıkarılamaması konusunda iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı’nı açıkça eleştirdiklerini aktaran Binninger, “Olanlardan sadece Anayasayı Koruma Teşkilatı sorumlu değil. Sadece bir kurumun suçlu olduğu bir durum yok. Cinayet zincirini fark edemeyen polis, yargı ve siyasette de hatalar var. Herkes, medya ve toplum dahil, herkes kendini sorgulamalı. Çok az bir kesim dışında bu cinayetlerin arkasında neler yattığını kimse sorgulamadı” ifadelerini kullandı.

“Aileleri anlıyorum”

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde 2013 yılından bu yana devam eden davada, NSU’nun kurucularından olduğu belirtilen Beate Zschaepe ile örgüte destek veren iki kişi tutuklu olarak yargılanıyor.

Irkçı cinayetlerde hayatını kaybedenlerin aileleri, mahkeme sürecinde bugüne kadar birçok soruya yanıt alınamamış olmasına tepkili. Hem aileler hem avukatları bu suçların sadece üç kişi tarafından işlenmiş olunamayacağı görüşünde.

Uzmanlar da NSU üçlüsünün çevresinde en az 120 kişilik bir aşırı sağcı şebeke olduğunu düşünüyor. Aileler, NSU ile güvenlik birimlerindeki bazı yetkililer arasında olası bağların da araştırılarak gün ışığına çıkartılmasını istiyor.

Bu noktada Binninger, cinayetlerin tüm yönleriyle aydınlatılmasını isteyen kurban yakınlarına hak verdiğini belirtirerek, şöyle devam etti:

“Aileleri anlıyorum. Kurban yakınlarıyla görüşmemde bana da, ‘Bu acının üstesinden gelebilmemiz için suçluların cezalandırılmasından öte bazı sorulara yanıtlar istiyoruz. Hala babamızın, kardeşimizin neden kurban seçildiğini bilmiyoruz. Cinayetler nasıl gerçekleşti? Gerçekten kim öldürdü?’ diyorlar. Bunu çok iyi anlayabiliyorum ve bu nedenle bu sorulara yanıt bulmaya katkı sağlamak istiyoruz.

Dürüstçe şunu da söylemek gerekiyor: Mahkeme, Federal Başsavcılık ve araştırma komisyonu ne kadar çaba gösterirse göstersin, tüm sorulara yanıt bulamayabiliriz. Sonunda bazı şüpheler ve yanıtlanmamış sorular olabilir. Ancak 20 yıl sonra da spekülasyonların sürmesini istemiyorum. Bu nedenle de şimdi tüm soruları sorarak bunlara yanıt arıyoruz. Türk yurttaşlarımıza, kurban aileleri ve yakınlarına tüm sorulara yanıt bulacağımız sözünü veremesem de bu yanıtları bulmak için elimizden gelen her şeyi yapma sözünü veriyorum.”

Komisyon başkanı, NSU cinayetlerinin ortaya çıkmasının ardından bunların aydınlatılacağı sözünü veren Başbakan Angela Merkel’in komisyon çalışmalarına destek verdiğini ifade etti.

Tanıkların şüpheli ölümleri

Binninger, NSU terör örgütü konusunda tanıklık yapabilecek aşırı sağ çevrelerden 5 kişinin şüpheli ölümleri konusunda ise temkinli konuştu.

Polis memuru Kiesewetter cinayetiyle ilgili tanıklık yapabilecek Sascha W.'nin 8 Şubat 2016’da evinde ölü bulunması ve intihar ettiğinin öne sürülmesi konusunda henüz ayrıntılı bilgiye sahip olmadıklarını dile getiren Binninger, “Hepimize daha henüz ne olduğunu bilmeden spekülasyon yapmamayı, temkinli olmayı öneriyorum. Gayet tabi ki tuhaf bir durum ancak somut bilgiye sahip değilim ve spekülasyon yapmak istemem. Bu, ciddiyetle örtüşmez" diye konuştu.

Binninger, daha önceki şüpheli ölümleri de takip ettiklerini ve ilgili eyaletlerdeki araştırma komisyonlarıyla bilgi paylaştıklarını dile getirerek, “Bu son olayı polis soruşturacak. Sonra biz bu dosyayı inceleyip incelemeyeceğimize karar veririz. Görevimiz, olaylara olabildiğinde objektif ve ciddiyetle yaklaşmak. Tahminler ve spekülasyonların bizi yönlendirmesine veremeyiz. Somut olgulardan yola çıkmalıyız" dedi.

Sascha W.'nin hayat arkadaşı Melisa Marijanovic de geçen yıl şüpheli şekilde ölmüş, ölüm nedeni akciğer embolisi olarak açıklanmıştı.

Bunun yanında, Marijanovic’in arkadaşı Florian Heilig de 2013 yılında arabasında yanarak ölmüştü. Polis memuru Kiesewetter cinayetiyle ilgili ifade vermeye gideceği gün arabasında ölü bulunan tanığın, intihar etmiş olabileceği iddia edilmişti.

Ayrıca daha önce yine aynı cinayetle ilgili dosyalarda adı geçen Arthur C. de arabasında ölü bulunmuştu. Corelli kod adlı muhbir Thomas R. de devletin koruması altındayken hayatını kaybetmiş, ölüm nedeni gizli diyabet olarak kayıtlara geçmişti.

NSU’nun karanlık bağlantıları

Almanya'da, 2000-2007 yıllarında 8’i Türk 10 kişiyi katleden, çok sayıda soygun gerçekleştiren NSU terör örgütünün varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011’de bir dizi tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.

NSU üyelerinden Böhnhard ve Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, terör örgütü üyelerinin intihar ettiği öne sürülmüştü. NSU terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle halen yargılanan Zschaepe ise NSU üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten sonra polise teslim olmuştu.

NSU'yu kuran ırkçı Neonazilerin, yıllarca hücre evlerde faaliyet göstermelerine rağmen Alman güvenlik birimleri tarafından tespit edilememiş olması ülkede büyük skandal olarak görülmüştü.

Güvenlik birimleri 2011 yılına kadar Türk vatandaşlarının öldürüldüğü cinayetlerde aileleri ve göçmen kökenli organize suç örgütlerini baş şüpheli olarak görmüştü. 2011 yılından sonra başlayan soruşturmalar, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurduklarını ortaya çıkarmıştı. Almanya iç istihbarat teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin imha edilmesi de kuşkulara yol açmıştı.

(AA) Berlin

    Yorumlar

HAVA DURUMU
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
NAMAZ VAKİTLERİ
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
EN ÇOK OKUNANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
SPOR TOTO SÜPER LİG
Tür seçiniz:
E-GAZETE
ARŞİV
banner4