banner3

04 Mayıs 2024 Cumartesi

Krefeld'de Cuma Ezanı izni

Gaflet, delalet, savaş ve ticaret

24 Nisan 2024, 00:10
Gaflet, delalet, savaş ve ticaret

Gerilim ve savaş durumlarında düşmana erzak temininin ne anlama geldiği tarih boyunca tartışılagelen bir konudur. Savaşların mevzii olmaktan çıkıp topyekûn savaşa dönüşmesiyle birlikte durum daha değişik bir hal almış, savaşın sadece cephedeki çatışmalardan ibaret olmadığı, halkın moral durumundan tutun en basitinden yöneticilerin tutumlarına, üretimden ticarete, eğitimden kültüre hayatın her alanını kapsadığı görülmüştür.

Günümüzde topyekûn savaşın temel unsurlarından birisi haline gelen propaganda ve iletişim yanında en basitinden sanayi ürünlerinin, yiyecek ve içeceklerin, sağlık malzemelerinin kontrolü, ticaret yollarının, tedarik zincirlerinin güvenliği ve mal temin kaynaklarının çeşitliliği daha önemli bir hale gelmiştir. Yaşanmakta olan Gazze’deki katliam ve zulümler, savaşın hayatın tüm alanlarını kapsadığını bir kez daha göstermiş, bu da ilgili ülke kamuoylarında yeni birtakım tartışma gündemlerinin ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.

Saldırgan İsrail tarafının abluka ve bombardıman altındaki Filistinli sivillere bırakınız temel ihtiyaç maddelerini yiyecek, içecek, tıbbi ilaç ve malzeme yardımlarının dahi ulaşmasına engel olması sadece İslâm ülkelerinde değil dünyanın birçok ülkesinde tepki ve infiale yol açmıştır. Tepki ve infiale, büyük protestolara yol açan diğer bir tutum da başta ABD olmak üzere gücü elinde bulunduran ülkelerin saldırgana sağladıkları sonsuz destek ve bu sayede işlenen cinayetlerin, gerçekleşen yıkımların artmasıdır.

Sözkonusu tartışmalar Arap ve İslâm ülkeleri gibi Türkiye’yi de içine almıştır. Bazı Arap ülkelerinin neredeyse açık açık İsrail yanlısı bir politika izlemelerinin yanında her platformda Filistin’in haklarını savunan Türkiye’nin İsrail ile yaptığı ticaret büyük tartışmalara sebebiyet vermiş, hatta gerçekleşen yerel seçimlerde iktidar partileri aleyhinde bir tablo oluşmasının da sebeplerinden birisi olmuştur.

Savaşın başlangıcında iktidar tarafı iddia edildiği İsrail’e ihracat yapılmadığını söylemiş, ancak bunun doğru olmadığı, yiyecek içecekten sanayi ürünlerine, demir çelikten çimentoya yerleşim merkezlerinde de kullanılan inşaat malzemesine, hatta jet yakıtından İsrail askerlerinin giysilerine kadar çeşitli ürünlerin sevk edildiği ortaya çıkmış, baskılar üzerine hükümet bölgede ateşkes imzalanana kadar birçok ürünün ihracatına kısıtlama getirmiştir. Ancak muhalifler bunun yeterli olmadığını, İsrail ile tüm ticari ilişkilerin kesilmesinde ısrarcı olmayı sürdürmektedir.

Gelinen noktada iktidar ve yanlıları hala ticaret ile savaşın ayrı şeyler olduğunu, taahhüt altındaki şirketlerin yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini her vesile ile beyan etmeyi sürdürmekte, bir anlamda vicdanları yaralayan bu işin meşrulaşmasına çalışmaktadırlar.

İstiklal Savaşı’nda ülkemizdeki gayri müslimlere ait şirketlerin ordumuzun ihtiyacı olan araç, gereç ve malzemeyi vermediklerine ve düşmanlarla işbirliği yaptıklarına dair bir hayli örnek mevcuttur. Daha eski ve çarpıcı bir örnek ise 93 Harbi diye bilinen savaşta Kafkas cephesinde yaşanmıştır. Bilindiği gibi 1877-78 yıllarındaki bu savaş, Osmanlı Devleti’ni yıkıma götüren en önemli savaşlardan birisidir. Yaşanan bozgun, devletimizin varolma ve ayakta kalma kudretini büyük ölçüde yok etmiştir. Savaşta Kafkas Cephesi komutanı olan Ahmet Muhtar Paşa’nın özel katipliğini yapan Mehmet Arif Bey’in kaleme aldığı ‘Başımıza Gelenler’ isimli eserde mağlubiyetimizin sebepleri bir bir anlatılır. M. Arif Beyin ele aldığı konulardan birisi de ticaret meselesidir. Kitapta savaş öncesi durumun muhasebesi yapılırken şu ibretlik bilgilere yer verilir:

‘’Erzurum Valisi ve Dördüncü Ordu Müşiri Sâmih Paşa’nın müsaadesiyle Moskof Ordusuna yiyecek temin eden Rus askerî müteahhitleri, bereketiyle meşhur Kars ve çevresinin mahsullerini halktan satın alarak hududun diğer tarafına, Rus ordugâhına taşımakla meşguller.

Bizim muhtaç olduğumuz yiyecek maddelerinin o tarafa verilmesi, tedbir ve ihtiyata uygun bir hareket değildi. Çok kötü sonuçlar doğuracağı da muhakkaktı.

Sâmih Paşa’ya tutumunun yanlış olduğu defalarca hatırlatıldı. Fakat, söz anlatılamadı. Nihayet İstanbul’da devlet idaresini ellerinde tutanlara işin millî menfaatlere aykırı olduğu duyurulup dikkatleri çekildikten sonra ancak Erzurum’dan Kars’tan yiyecek ihracı yasaklanabildi. Çok geçmeden Sâmih Paşa da Erzurum Valiliğinden, daha sonra da Ordu Müşavirliğinden alınıp Girit Valiliğine tayin edildi.

(Sâmih Paşa’nın bu müsamahayı kötü bir maksat ve hain bir düşünceyle göstermiş olması hatır ve hayale gelmeyeceği gibi, hiçbir Türk’ün de böyle bir vatansızlığı yapacağı düşünülemez, mümkün de değildir. Fakat Paşa’nın bu işteki düşünce ve görüş sakatlığı açıktır. Zira o, meseleyi şöyle mütalaa ediyordu: (Osmanlı Devleti ve Rusya arasındaki gerginlik bir harp ilanına kadar gitmez. Devletlerarası bir anlaşma şekli bulunur ve gevşer. Şayet işin sonunda bir harp da olsa, Allaha şükür Kars kalesindeki yiyecek orduya yeter. Halkın elindeki mahsul fazlası da bir yabancı memlekete ihraç olunarak para getirse, fena mı olur? Bu yönden varsın Kars havalisindeki yiyecek de Rusya’ya gitsin.

Paşa, böyle eksik ve bozuk bir düşünceyle bu müsamahayı göstermiş olsa gerektir. Ne var ki, bu düşünce ve karar, gerçeğe uygun değildir. Çünkü hem bizim gelecekteki ihtiyacımız takdir olunamamış, hem de düşmanımız muhtaç olduğu yiyeceği yurdumuzdan alarak bize karşı olan düşmanlığına kuvvet ve kolaylık kazanmıştır. Her iki halde de düşmana yardım edilmiştir. Bununla beraber, işin yanlış bir hesaptan ve (kendi dediğim dedik) gibi bir görüş ve fikir istibdadından doğduğu unutulmasın.)’’ (Başımıza Gelenler, Mehmet Arif Bey, s. 34-35).

Mehmet Arif Beyin soğukkanlı tahlilindeki sağduyuyu ne yazık ki günümüzdeki tartışmalarda görememekteyiz. Taraflar konuyu Filistin halkının çıkarlarından ve kan dökülmesinin önüne geçilmesinden ziyade siyasi arenada birbirlerine üstünlük sağlamak zaviyesinden ele aldıklarından dolayı tartışmalar sonuç alıcı olmaktan uzak kalmaktadır. Tüm gayret ve dikkati para kazanmak olan ticaret erbabı da bu durumdan istifade ederek gelen paralar üzerindeki masum kanlarını görmeden yoluna devam etmektedir. Yanlış yapmak için illa hain olmaya gerek yoktur. Çeşitli saiklerle gafil olup yanlış düşüncelere kapılmak çokça görülen bir şeydir. Tarihten ibret almamanın sonucu bu olsa gerektir.            

    Yorumlar

HAVA DURUMU
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
NAMAZ VAKİTLERİ
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
SPOR TOTO SÜPER LİG
Tür seçiniz:
E-GAZETE
ARŞİV
banner4