Röportaj: Bayram Özkan
İntertürk - Köln 

Almanya'da iktidarın büyük ortağı Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) üyesi Oliwer Wittke ile yerel ve genel bazdaki politik konular üzerine konuştuk. Münster’e bağlı Marl doğumlu 49 yaşındaki politikacı 1982'den beri CDU'da. Türkleri de iyi tanıyan evli ve iki çocuk babası politikacının ifadesine göre siyasete ilgisi daha okul yıllarında başlamış. Sınıf başkanlıkları, üniversite öğrenci sözcülüğü yapmış. 1982'de CDU Ruhr Bölgesi üyesi olmuş. 80'li yıllarda Doğu Blok ülkeleri ve NATO'nun İkili Antlaşması (Doppelvertrag) en çok konuşulan ve tartışılan bir konuyken o da CDU’ nun politikasını doğru bulduğu için politikaya orada başlamış.

Sayın Wittke 1999 – 2004 yıllarında Gelsenkirchen belediye başkanlığı yaptınız. O zamanlar Gelsenkirchen'de ne gibi sorunlar vardı?

Oliver Wittke: Bu soruyu aslında şöyle sormak daha doğru olur; o zamanlar Gelsenkirchen’de hangi sorunlar yoktu? Gelsenkirchen’de benim belediye başkanı olduğum zamanlarda işsizlik oranı yüzde 20 idi. Şehrin büyük finansal sorunları vardı, iflas etmiş bir şehirdi. Her yıl 20 bin insan Gelsenkirchen’den göç ediyordu. Konut sorunu vardı. Bu sorunların bazıları benim belediye başkanlığım zamanında düzeldi, ben belediye başkanlığını bıraktığımda Gelsenkirchen‘in borcu kalmamıştı ama şehrin ekonomik altyapısı güçsüz olduğundan dolayı tekrar borçlanması da kaçınılmazdı. Bu sorunun çözülebilmesi için Eyalet ve Federal yönetimden daha fazla destek verilmesi gerekiyordu. Son yıllar da işsizliik oranı düşse de Kuzey Ren Vestfalya-NRW'de hala işsizlik oranı en yüksek şehirlerden birisi. Ama artık göç veren değil, gittikçe nüfusu artan bir şehir haline geldi.

Sizce Ruhr Bölgesi‘ndeki işsizlik sorunu nasıl çözülebilir?

Oliver Wittke: Bunun için Ruhr Bölgesi‘nin güçlü taraflarına bakmak gerkiyor. Ruhr Bölgesi Avrupa genelinde yüksek okulların en çok bulunduğu bir bölge ama bu okullardan mezun olanlar ne yazık ki, Frankfurt, Münih, Hamburg, Berlin gibi büyük şehirlere gidiyorlar. Burda Ruhr Bölgesi‘ndeki firmaların dha geniş üretim için yatırım yapmaları ve yüksek okul mezunlarına çalışacak yeni imkanlar oluşturmalrı gerekiyor. Ruhr Bölgesi‘nin bir diğer güçlü tarafı kimya sektörüdür. Burda da büyük firmaların yanısıra orta ölçekli ve yeni firmaların çoğalması, araştırma – geliştirme bölümlerinin güçlendirilmesi ve yeni kimyevi üretimlerin desteklenmesi gerekiyor, bazı eyaletler de olduğu gibi.

Siz Alman Federal Meclisi‘nde (Bundestag) trafik ve dijital altyapı komisyon üyesisiniz. Bu komsyonun görevi nedir?

Oliver Wittke: Bu komite devletin trafik ve dijital yatırımlarının nerede ve nasıl yapılacağını kararlaştırıyor. Yollar, su kanalları, demir yollarının yenilenmesi ve yeni yapılmasıyla ilgili çalışıyor. Bu sektöre yeni bir alan daha dahil oldu, bu da dijital altyapı yani iletişim ağının her bölgeye yayılıp geliştirilmeşi. Bundan 150 yıl önce ekonomi için demir yolları ve istasyonlar nsıl önemli idiyse, şimdi otobanlar nasıl önemliyse, gelecekte de dijital altyapı o kadar önemli olacak.

Şubat ayında Avrupa Türk Demokratlar Birliği - UETD‘nin 5. Olağan Kongresi‘nde siz de bir konuşma yaptınız ve Almanya ile Türkiye arasındaki dostluğun geliştirilmesi gerektiğini belirttiniz. UETD ile olan ilşkinizi anlatır mısınız?

Oliver Wittke: 1995'de Federal Meclis‘  seçildiğimde Bülent Arslan‘la birlikte CDU bünyesinde Alman – Türk Forumu‘nu kurduk. Bu forumla amacımız Almanya‘da yaşayan 3 milyondan fazla Türk kökenli vatandaşımızın politikaya katılmalarını, yaşadıkları ülkeye bu yönden de katkılarını sağlamak oldu. Türk kökenli vatandaşların CDU'ya olan çekimserliklerini ortadan kalkmasını istedik. Alman–Türk Forumu‘nun şimdi binlerce üyesi bulunuyor. Böylece Türk Cemiyeti ve Organizasyonlarıyla CDU olarak ilişkilerimizi geliştirdik ve bu organizasyonların en önemlilerinden birisi de şüpesiz UETD'dir. İki yıl önce o zamanki UETD Genel Başkanı Süleyman Çelik‘le bir Türkiye gezisi yaptık, Gaziantep ve Şanlıurfa‘daki Suriyeli mültecilerin kaldığı kampları ziyaret ettik ve o zamandan da Suriye‘deki savaştan kaçan mülteci sorununun Türkiye‘den sonra Avrupa‘ya da ulaşacağını görmüştük.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yapılan mülteci sorunu ile ilgili anlaşma hakkında ne düşünüyorsunuz?

Oliver Wittke: Ben bu anlaşmanın doğru olduğuna, Avrupa Birliği ve Türkiye‘ nin bu sorunu beraber çözeceklerine inanıyorum. Ortak sorunlar ancak ortaklaşa çözülebilir. Bu anlaşma sadece mültecilerle sınırlı bir anlaşma da değildir, Avrupa Birliği ve Türkiye‘nin ortak çıkarları söz konusudur, her iki tarafın da ikili anlaşmalarla birbirlerine daha yakınlaşacağına inanıyorum. Şunu da herkesin görmesi gerekiyor ki; gelecekte de ortaya çıkacak sorunları Avrupa Birliği'nin Türkiye‘siz değil, Türkiye ile çözebilmesi mümkün olacaktır. Almanya için Türkiye ile yapılan anlaşmalar daha çok önem taşıyor, çünkü burda yaşayan 3 milyondan fazla Türk kökenli insan var ve bu da Almanya ile Türkiye arasında bu kadar köprü kurucusu anlamına geliyor. Hatta Avrupa - Türkiye – Ortadoğu, Hırıstiyan ve Müslüman ülkeler arasında köprü anlamına geliyor. Ben Gelsenkirchen belediye başkanı olduğum dönemde de İstanbul – Büyükçekmece ile kardeş şehir (ilçe) anlaşması yaptık ve bu bölgelerde yaşayan insanlara kültürel ve ekonomik yakınlaşma imkanı oluşturduk. Almanya‘nın, bu başka hiç bir ülkede olmayan potansiyeli iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.