banner3

26 Nisan 2024 Cuma

Almanya Filistin’e yardımlara tekrar başlıyor

DİTİB'e karşı HAVUÇ ve SOPA politikası

Bazı Alman çevreler DİTİB'i havuç ve sopa politikası ile hizaya sokmaya çalışıyor. Konu ile ilgili haber/yorum'u Aziz Celil Darboğan yaptı

23 Ocak 2017 Pazartesi 15:41
DİTİB'e karşı HAVUÇ ve SOPA politikası
 

İntertürk
Aziz Celil Darboğan


Almanya’da siyaset ve medya aylardır Müslümanların uyumu ve toplumun huzuru için çaba sarfeden DİTİB’i tartışmaya devam ediyor. Sözde Ermeni Soykırımı yasa tasarısına eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşan kurumlar bazı çevrelerin hedefine konulmuş durumda. Asılsız soykırım iddialarına karşı çıkan dernek ve kişiler medya, siyaset ve sözde uzmanlar tarafından adeta linç ediliyor. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası ise bu kısık ateşte sürdürülen tartışmalar tamamen alevlenmiş bir biçimde gündemi meşgul ediyor. 30 senedir dini konularda Almanya’nın en güvenilir kurumu olan DİTİB’in birden „kötü çocuk” ilan ediliyor.

 

DİTİB ılımlı bir İslam anlayışından dolayı devletin bir ortağı. Bu nedenden dolayı da İslam Konferansı’nın da üyesi olan DİTİB, İslam din derslerinde ve hapishane mahkumlarına yönelik manevi rehberlik konusunda belirleyici durumda. Dünyada birçok ülkenin başını derde sokan radikilliğe karşı en büyük siper, DİTİB din görevlilerinin barış odaklı din hizmetleri.

 

Yetkililer zaman zaman DİTİB’in ivedilikle Ankara ile olan bütün bağlarını koparması gerektiği yönünde açıklamalarda bulunarak ültimatom derecesinde baskılarda bulunuyor. Kamuoyuna yansıyan talepler arasında örneğin DİTİB’in tüzüğünün değişmesi isteniyor. Türk diplomatlarının, yani din hizmetleri ataşelerinin sivil bir dernekte yerlerinin olmadığı söyleniyor. Tamam. İyi de. Ataşelerin konumu 30 senedir hiçbir sorun olmadı da, şimdi niye problem oluyor? Güya ataşeler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine çok yakınlarmış. Güya DİTİB Türkiye tarafından kullanılıyor ve siyasi olarak Türkiye Cumhuriyeti tarafından etki altına alınıyormuş. Diyanet artık buraya Türkiye’den imam göndermemeliymiş, onların maaşlarını karşılamamalıymış. Evet, gördüğünüz gibi DİTİB’e yönelik çok sık …mış ve …muş ile biten talimatlar ve istekler bulunuyor.

 

Bazı gazeteciler, siyasiler ve sözde İslam bilimcilerine göre asıl sorun DİTİB’in Diyanet İşleri Başkanlığı ile olan „yapısal, ideolojik ve finansal bağımlılığı“. Federal Uyum Sorumlusu Aydan Özoğuz da bu kervana katılanlardan biri. Özoğuz haftasonu „Der Spiegel“ de yayımlanan demecinde DİTİB’in „inandırıcı“ bir şekilde Ankara’dan kopması gerektiğini söylüyor. O da tüzüğün değişmesini talep edenlerden birisi.  

 

Diğer yandan DİTİB ile daha sıkı bir işbirliği yapılması gerektiğini savunanlar da bulunuyor. Örneğin Almanya Türk Cemaati (TGD) Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu bütün DİTİB üyelerinin genel bir şüphe ile itham edilmemesi gerektiğini savunuyor. Sofuoğlu, kurum içerisinde yapıları değiştirmek isteyen „çok sayıda insan ve görevlinin“ bulunduğunu söylüyor. Sofuoğlu, bu kişilerin kesinlikle güçlendirilmesi ve yanlız bırakılmaması gerektiğini sözlerine ekliyor ve teşkilat içerisinde bulunan „ılımlı kişilerin güçlendirilmesini“ talebinde bulunuyor.

 

Buna benzer bir açıklama Eylül 2016’da Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maizire’den gelmişti. Bakan DİTİB hakkında şöyle konuşmuştu: „En büyük İslamî teşkilat olan DİTİB ylllardır dini cemaat olmak için çaba gösteriyor. Bu öncelikli olarak siyasi bir ajandası olan ve örneğin bizim özgürlükçü hayat biçimimize uymayan dini hutbelerle siyasi etki etmek isteyen bir hareket biçimine uymuyor. Ben DİTİB’in içinde bunun tartışıldığını biliyorum. Ben bu konuda ölçülü bir yöne doğru hareket edenleri destekliyor ve onları belki başka çıkarları olan kişiler ile aynı kefeye koymak istemiyorum. Tamamen bir dışlama yanlış kişileri cesaretlendirir.“ İçişleri Bakanı’nın ve TGD Başkanı’nın sarf ettikleri sözler aslında DİTİB’in iddia edildiği gibi tamamıyla Türkiye’nin kontrolünde olmadığını gösteriyor.  

 

Federal İçişleri Bakanlığı’nın bir sözcüsü de bu nedenden dolayı DİTİB’e karşı suçlama ve iddialar yüzünden soruşturma başlatılmasına rağmen kurum ile diyaloğun sürdürülmesinden yana olduğunu belirtti.

 

Buna karşı Aşağı Saksonya Eyaleti ise DİTİB ve Şura ile ön görülen Devlet Anlaşması‘nı dondurmuş durumda. Aşağı Saksonya’dan gelen açıklamada, Ocak 2018 de yapılacak olan Eyalet Seçimleri sonrasında pazarlıkların devam edeceği bildiriliyor.

 

Alman İmparatorluğu döneminde İmparatorluk Şansölyesi Bismarck’ın nefret ettiği Katolik Kilisesi’ne karşı uyguladığı havuç ve sopa” politikasını – görünen o ki – şimdi başkaları DİTİB’e karşı sahaya sürüyor.

Anahtar Kelimeler: Ditib Almanya Uyum

    Yorumlar

HAVA DURUMU
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
NAMAZ VAKİTLERİ
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
EN ÇOK OKUNANLAR
EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
SPOR TOTO SÜPER LİG
Tür seçiniz:
E-GAZETE
ARŞİV
banner4