banner3

26 Nisan 2024 Cuma

Almanya Filistin’e yardımlara tekrar başlıyor

Suçumuz, günahımız neydi Allah'ım?

04 Nisan 2020, 14:03
Suçumuz, günahımız neydi Allah'ım?

Cuma kılamıyoruz. Camiler kapalı, sessiz ve ıssız. Şimdilik okunan ezanlar tesellimiz. Müslümanın müslümanla arasında en az üç adım olması gerekiyor. 'Safları sıklaştıralım' çağrılarını bir müddet duyamayacağız. Kandiller ve teravihlerde artık müminler camilere koşamayacak. İftarlar da yalnız yapılacak. Bayram namazı ve bayramlaşma gibi Umre ve Hac da yok. Kurbanlarımızı nasıl keseceğimizi şimdiden düşünmek istemiyor hiç kimse.

Sadece okullar kapanmadı, Kur'an kursları da kapandı. Cami çevresinde oluşturulmak istenen eğitim ve sosyal faaliyetler durdu. Sohbetler, dersler, okumalar, seminer ve konferanslar askıya alındı. Herhangi bir konuda oturup birileriyle sohbet etmeniz, fikir alışverişinde bulunmanız, akıl danışmanız artık mümkün değil. Sosyal medyanın ve diğer iletişim kanallarının soğuk aracılığına muhtacız.

Cenazeler bile eşin, dostun, akrabanın iştirakiyle kaldırılamıyor. Defin işlemleri istenilen yerde değil yetkililerin uygun bulduğu yere yapılıyor. Yurt dışında vefat edenler için durum daha kötü; yakılan da var, bilinmedik bir yere, başka adetlere göre defnedilen de.

Sevinçlerde de ortaklık bitti. Nişanlar, düğünler, nikahlar garip kaldı. Sünnetler ertelendi. Neşelenemiyor, mutluluklarımızı paylaşamıyoruz. Sanal ortamda paylaşılan birkaç fotoğrafa, bir kaç mesaja 'buna da şükür' diyerek hüznümüzü örtmeye çalışıyoruz. Artık aile ziyaretleri de sıfır noktasına doğru azaltılmak zorunda. Sıla-ı rahim kavramı bir müddet nostaljik çağrılar yapacak sadece. Sarılıp öpüşmek, musafaha gibi artık tokalaşmak da unutulmaya yüz tutuyor.

Ferdi ve toplu sporlar gibi Boğaz'da balık tutma keyfimizi de, piknik ve mangal keyfimizi de belirsiz bir süre için ertelemek zorundayız. Konserleri, eğlence programlarını, hemşeri buluşmalarını, festivalleri yapamayacağız. Tıpkı dini ve milli bayram kutlamalarını, kurtuluş günlerini veya anma programlarını yapamayacağımız gibi.

Dünya yansa yıkılsa çalışmak zorundakiler yine tehlike bilmeden koşturacaklar. Sağlık personeli, güvenlik güçleri, mahalli idareler, medya mensupları ve temel ihtiyaçların aksamamasında rol alanların işi bir hayli zor. Hayatlar zorlanırken, hayatlar kaybolurken, hayatın devamı için yapılması gerekenleri birilerinin canla başla sürdürmesi gerekiyor. Çarkların dönmesi, sürekli birilerinin fedakarlık yapmasını, risk altında koşuşturmasını gerektiriyor.

İbadetler, adetler, gelenek ve görenekler açısından bu işten en büyük zararı görenler ve görecek olanlar bizleriz. Çünkü bu virüs doğrudan biz Müslümanların hayat tarzına ve dini ritüellerimize yönelik bir tehdit oluşturuyor. Bizler ise, işi rakamlara ve komşularımızdaki yangının daha büyüklüğüne hapsederek kendi gerçeklerimizden kaçma gayretindeyiz. Allah'ın hep başkalarını cezalandırdığını düşünüyor, bu felaketin niçin bize bulaştığını düşünmek istemiyoruz. Gaflet, toplumumuzun toplu sporu haline gelmiş durumda. Keşke virüs münasebetiyle bu toplu spordan vaz geçebilsek; ancak ne yazık ki virüs bu kötü alışkanlığı daha da azgınlaştıran bir etki yapıyor.

Alışılageldiğimiz hayat şekli cendereye sıkışmışken, ''kendi işlerimizi nasıl daha düzgün hale getiririz'' hususunda çabalama yerine ''işte gördünüz mü, meyhaneler kapalı'' gerzekliği ile kitleleri uyutma fonksiyonlarını ifa etmeye çalışanları gördükçe aklıma hep şu ilahi mesaj geliyor: ''(Ey Rabbim), içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir, onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.'' (A'râf Sûresi, 155)


    Yorumlar

HAVA DURUMU
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
NAMAZ VAKİTLERİ
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
EN ÇOK OKUNANLAR
EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
SPOR TOTO SÜPER LİG
Tür seçiniz:
E-GAZETE
ARŞİV
banner4